Çocuklarda astım büyük bir hızla artıyor. Bugünün astımlı çocukları yarının astımlı erişkinleri oluyor. Ergenlikte düzeldiği iddia edilen hastalık hayatın ilerleyen evrelerinde, kimisinde hamilelik sırasında kimisinde askerlikte, yeniden kendini gösteriyor.
Çalışmalar şehir hayatının astıma neden olduğunu gösteriyor. Soluduğumuz hava başlı başına bu durumdan sorumlu bir etken kabul ediliyor. Ev dışı hava kirliliğine neden olan egzos gazları akciğerlerde “reaktif hava yolu” denilen astım habercisi bir tabloya neden oluyor. Trafiğe yakın yaşayan çocuklarda alerji ve alerjik astım bronşit; temiz havada yaşayanlara göre çok daha sık görülüyor.
Hava kirliliği sadece ev dışında değil ev içinde de sorun oluşturuyor. Modern evlerde kapı, pencerelerden, yer kaplamasına kadar kullanılan her tür kimyasal malzemeden ev içi havasına uçucu gazlar salınıyor. Hijyene çok daha fazla önem verilen günümüzde kimyasal temizlik malzemeleri çok daha sık kullanılıyor. Ortak kullanım alanından kazanmak için açık balkonlar yerine kapalı balkonlar tercih ediliyor ve çamaşırlar ev içinde kurutuluyor. Çamaşır deterjanından buharlaşan kimyasallar solunan havanın kalitesini düşürüyor.
İşte böyle bir ortamda yaşayan çocuklar bir de genetik olarak alerjiye yatkın iseler astım kaçınılmaz hale geliyor. Çocuklar doğduklarında en sık karşılaştıkları yabancı madde besinler olduğu için ilk olarak gıda alerjileri kendini gösteriyor. Sıklıkla inek sütü ve yumurta alerjisi ile başlayan serüven 3-4 yaşlarında yerini ev tozu alerjisine bırakıyor. Dışarıda olduğundan daha fazla evde veya yuvada vakit geçiren çocuklar yaşıtlarıyla temas sonucu enfeksiyon ajanlarına sık yakalanmanın da etkisiyle birbiri ardına bronşit atakları geçirmeye başlıyor.
Çocuğunun terleyip hasta olmasından korkan anneler çocukların hareketini istemeden kısıtlıyor. Bu durum kilo artışını beraberinde getiriyor. Obez veya fazla tartılı çocuklarda astım alevlenmeleri 2 kat daha fazla görülüyor. Bu kısır döngü içinde hareketsiz, en ufak egzersizle sıkışan , gergin ve gerginliğini sıklıkla abur cubur yiyerek gidermeye çalışan bireyler yetişmeye başlıyor.
Çocuklarımızı alerjiden ve astımdan uzak tutmanın yolu temiz bir çevreden geçiyor. Hava kirliliğinin yanı sıra; besin ve bilgi kirliliği de astıma neden oluyor. Günümüz çocukları için abur cubur yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda. Sabah kakaolu fındık ezmesi veya kakaolu gevreklerle başlayan gün, öğlen hamburger, patates kızartması, tost gibi gıdalarla devam ediyor. Taze meyve sebze çoğu çocuğun diyetinde çok az yer tutuyor. Oysa taze meyve ve sebzelerdeki vitamin (A, E, C Vitaminleri) ve mineraller (Selenyum, flavonoidler)alerji ve astımı önlemede en değerli kaynaklar.
Bilgi kirliliği ise alternatif ve tamamlayıcı tıp kapsamında sunulan tedavi yöntemlerinden kaynaklanıyor. Astımı tedavi etmek için arı sütünden, bala, bıldırcın yumurtasından, kara turpa kadar birçok yöntemden söz ediliyor. Doğal oldukları için zararsız olduğu düşünülen bu uygulamaların bazıları astımı iyileştireceğine ağırlaştırabiliyor. Tedavi konusunda doktor tarafından yeterince bilgilendirilmeyen anneler bazen astım ilaçlarına bilinçsizce müdahale edebiliyor.
Sonuç; yaşam kalitesi astım nedeniyle bozulmuş çocuklar ve iyileşmeyen çocukları nedeniyle umutsuzluğa kapılmış anneler oluyor. Astımın tedavisi temiz havadan, temiz ve sağlıklı beslenmeden ve doğru bilgiye ulaşmaktan geçiyor. Bu konularda doğru adımlar atıldığında çocuklarda astım büyüdükçe geçen bir hastalık olmayı başaracaktır.