Susuz kalmak en önemli sorundur. Tüm vucut günün ilerleyen zamanlarında giderek daha da kurumaya başlar. Vücudumuzda dolaşan kan susuzluğa bağlı olarak giderek daha da koyulaşır ve akışkanlığını kaybeder.
Bu durum tabii ki bazı dokuların yeterince kanlanamamasını beraberinde getirir ki, özellikle yaşı ileri hastalarda bu oldukça ciddi bir sorun oluşturur, özellikle beyin ve sinir sistemi sağlığı açısından. Bunun yanı sıra vücuttaki bütün salgılarda da kuruma başlar. Özellikle solunum sistemindeki salgılar giderek daha fazla kurur ve koyulaşır. Vücuttan atılması zorlaşır. Bu durum öksürüğün kişileri zorlamasına neden olur.
çok etkilenen iki hastalıktır. Astımda akciğerlerdeki salgılar kurur ve atılması zorlaşır. Bunun sonucu olarak bronş daralması gelişebilir. Sinüzitte de aynı durum burun salgıları için geçerli olur. Bu kez geniz akıntısının atılması zorlaşır ve hastalık uzamaya meyil eder.
Susuzluğun yanı sıra uzun süre aç kalmanın da vücut açısından zararları olabilir.
Uzun açlık kan şekerinin düşmesine neden olur. Düşen kan şekeri iftarda aşırı ve hızlı yemek yemek ile yükseltilmeye çaılışılırsa tokluk hissinin oluşması da zaman alacağı için kişi bir seferde normalden çok fazla gıda tüketmiş olur.
Hele de tercihler şekerli ve yağlı gıdalar yönünde kullanılırsa sonuç sağlıklı insanlarda bile görülebilecek reflü olabilir.Reflü astım hastalarının yüzde 80’inde hastalığın doğası gereği var olan bir durumdur. Bir de bunun üzerine bir seferde çok yemek yemek söz konusu olursa reflü tetiklenmesi ile astım alevlenmesi gelişebilir. Özellikle bu yemek işlemi yatmaya yakın olursa mideden yukarı taşan asitli mide içeriği yatar pozisyonda direkt akciğerler kaçacak ve sonuç öksürük, hırırltı, nefes darlığı olacaktır.
Üçüncü bir sorun da sabah astım ilaçlarının alınamaması durumudur. En fazla 12 saat etki süresi olan ilaçlar sabah sahurda en geç saatte alınsa bile iftara etkisi geçmiş olur. Bir de üzerine reflü eklenirse hastalık alevlenmesi kaçınılmazdır.Bir de reflüyü artıran kafein içerikli çay, kahve, çikolata (kakao), ve ağır yağlı kızartmalar tüketilirse sorun daha da içinden çıkılmaz bir hal alır ki; bu durumda hastalığın tedavisine gitmek için oruç tutmaya ara verilmesi gerekebilir.
Sigara astım hastalığı için en ciddi düşmandır. Sigara bağımlılarının tüm gün sigara içmeyip iftardan sonra bu açığı kapatmaya çalışmaları, astım hastaları için mutlak atak gelmesi demektir. Bu hem sigaranın bronş üzerindeki daralmayı tetikleyici etkisi ile hem de reflüyü tetiklemesi ile ortaya çıkar. Sigara bırakılamayacaksa bu şekilde oruç tutulması sağlık için normalden çok daha büyük zarar demek olacaktır.
Astım Hastaları İçin Ramazan Önerileri
- Oruç saatleri dışında bol su tüketilmesi
- Suyun çay, kahve, kolalı veya şekerli meyve suları şeklinde değil, su olarak tüketilmemesi
- Oruç açılırken birden çok ve hızlı yeme değil; az ve sık aralıklarla yavaş yemek yenmesi
- Mide asitini artıran Kafein içeren çay, kahve ve kolalı içeceklerden uzak durulması
- Mide boşalmasını geciktiren yağlı kızartma gıdalar ve ağır şerbetli tatlılar tüketilmemesi
- Reflüyü tetikleyen çiğ sarımsak, çiğ soğan ve aşırı domates tüketiminden kaçınılması
- Yatmadan önce en az iki saat yemek yenmemesine özen gösterilmesi
- Sahurda yemek yiyip yatılmaması
- Sabah akşam ilaç kullanımı gereken bir astım hastalığı varsa oruç tutulmaması
- Sigara bırakılamıyorsa oruç tutulmaması veya iftar sonrası kontrollü tüketim sağlanması.
Prof. Dr. Yonca TABAK
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı